Sergey Rahmaninov günümüz dinleyicilerini en fazla etkileyen Rus bestecilerin başında geliyor. İdolü bellediği ve öldüğünde derin bir kedere kapıldığı Çaykovski’nin günümüzde sahip olduğu popülerliğin elbette epeyi gerisinde Rahmaninov’unki ama bunda Çaykovski’nin baleden senfoniye operadan oda müziğine çok farklı alanlarda eserler vermiş, Rahmaninov’un ise ağırlıklı olarak piyano için eserler ortaya koymuş bir besteci olmasının payı elbette büyük.
Rahmaninov 19. yüzyılda Beethoven’le başlayıp Chopin ve Liszt’le devam eden Romantik yüzyılın ‘virtüoz piyanist-besteci’ geleneğinin 20. Yüzyılın ilk yarısına da taşınan son büyük temsilcilerinden biridir. Chopin’in yalnızca küçük topluluklar huzurunda konserler vermeyi tercih ettiği göz önüne alınırsa, Avrupa’nın İstanbul dâhil pek çok köşesinde ayak basmadık yer bırakmayarak büyüklü küçüklü dinleyici topluluklarına ‘hükmeden’ Liszt’in, bir diğer ‘uluslararası konser solisti’ modeli olan Rahmaninov’un önünde biricik model oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik Rahmaninov çok daha geniş bir coğrafyaya hükmetmiş olmak bakımından Liszt’in önündedir zira Rus besteci ne de olsa büyük teknolojik gelişmelerin yaşandığı, seyahatlerin kolaylaştığı bir 20. yüzyıl insanıdır ve hem Avrupa’nın hem de ABD’nin sanat ve müzik yaşamlarına damga vurmuş olmasıyla da eşsizdir. ABD bugün dahi klasik müzik alanında kıta Avrupa’sından yalıtılmış bir büyük coğrafyadır ve kendine ABD çapında büyük kariyer yapıp Avrupa’da esamisi okunmayan nice büyük sanatçı vardır (Bunun tersi de doğrudur).
1873 doğumlu Rahmaninov çok sevdiği anayurdu Rusya’ya 1917 Ekim devrimi patlayınca veda etmek zorunda kalmış ve Avrupa’da verdiği dizi konserlerin ardından büyük bir şöhret ve servete kavuşacağı ABD’ye doğru dümeni kırmıştır. Rahmaninov’un kararı isabetli olduğu kadar trajik sonuçlar da doğurmuştur. İsabetlidir zira Ekim Devriminden sonra büyük maddi sıkıntı yaşayan, geniş ailesini doyurmakta güçlük çeken Rahmaninov yeni dünyada önüne serilen cömert olanakları olağanüstü yeteneği ve azmi sayesinde isabetlice kullanıp büyük bir şöhret ve servete kavuşmuştur. Aynı zamanda trajiktir çünkü Rusya’dan ayrılmasıyla birlikte kendi deyişiyle ‘ilhamını kaybetmiş’ ve üstüne üstlük ABD çapında yıllarca verdiği sonu gelmez turneleri nedeniyle sağlığını da kaybetmiştir.
Kuşbakışı incelendiğinde ise onunki görkemli bir kariyerdir zira besteci, yorumcu ve bunların üzerine bir de kayıt sanatçısı olarak, tarihte belki de hiçbir besteci-yorumcunun sahip olmadığı bir prestij ve üne kavuşmuştur. Rahmaninov’un, Rusya’dan ayrıldıktan sonra yerleştiği her yerde, memleketinde bıraktığı ev ve aile yaşamını somut olarak en ince ayrıntılarına kadar nasıl da yeniden canlandırdığını biyografilerinde ve onu tanıyanların anılarında okuduğumuzda hüzünlenmemek elde değildir.
Comments