Yazar: Fethiye Akdoğan Kutlu
Size böyle bir mektubu yazmıyor olmayı dilerdim.
Ekranda yaşama veda ettiğiniz haberi alt yazı olarak geçtiğinde soluğum kesildi.
Sonlar, vedalar acıdır yüreği burgaç olur sıkar. Bir şeyler eksilir, akıp gider.
Bakakalırsınız uzaktan.
Son, son olduğunu hiçbir zaman bildirmez.
Engelleyemezsiniz de dur durak bilmez.
Bakışları, sesleri, yaşananları bir daha yaşanamayacağını asla hissettirmez.
Anladığınızda çok geçtir artık.
Veda edemedik…
Hala soluğum kesik.
Birçok şey sensiz…
Deniz, Pınar, Masal Clara,
Eserleriniz…
Özgün edebiyatınız,
Biz öğrencileriniz,
Sevenlerinizin ruhları da sensiz yetim artık…
Yetim kaldık.
Bundan sonra kim klavyelerimizi kalemlerimizi açıp yol gösterecek, edebiyatın engin ufuklarında, yüce dağlarında ormanlarında, sonsuz topraklarında? Benim vatanım Türkçe derdiniz. Anlatılarınızda Türkçe’yi onurlandırdığınız, Türkçe’ nin anlatılarınızı onurlandırdığı o muhteşem edebiyat odanızdan bizimle ders yapamayacak olmanız, sizi bilgisayar ekranında bir daha göremeyecek olmak ne acı. Tanıttığınız kitaplar, tanıştırdığınız müzik ekolleri, tariflerini verdiğiniz, üstelik pişirmesini de sevdiğiniz eşsiz yemekler de yarım kaldı, eksik kaldı...
Ya İstanbul aşkınız, aşklarınız sensiz, yetim artık…
Başta Şişli, Kadıköy,
Galata Kulesi, Yel Değirmeni,
Moda,
Fenerbahçe…
İstanbul’un ruhunu kahramanlarında, yaşam öykülerinde ilmek ilmek dokurdun. Haliç’in renginde İstanbul’un rengini görür geçmişi, bugünü tüm canlılarını, semtlerini, sokaklarını, farklılıklarını, inançlarını, aşklarını o hülyalı renklilikle anlatırdın. İstanbul’u insanlarıyla kültürleriyle yansıtmak için tuvalin morlar, yeşiller illa ki mavinin sayısız tonuyla dolardı. İstanbul çiçeklenir bahara dururdu fırçanla. Rengarenk çiçeklerle doldururdun, sonbahar hüznüyle olsa da yedi tepeli İstanbul’un her bir taşını toprağını.
Bundan sonra, sevdiğin İstanbul’u kim anlatacak nasıl anlatacak.
Bu bahar, sonbahar açacak çiçekler, sonbahar kokacak.
Bitmez tükenmez enerjini, çalışkanlığını, müzik tutkunu, neşeni, mizah zekanı, zarifliğini, sevgi dolu yüreğini, entelektüel hoşgörünü, yazarlığını, öğretmenliğini, imrenilecek insan gibi insanlığını zamansız, derledin topladın, sevdiklerin de son yolculuğunda yanına aldıklarını çok sevdiğin Fenerbahçe bayrağına sarıp uğurladılar sizi.
Gözler yaşlı…
Ayçiçekleri ışıksız,
Sırtlarını güneşe döndüler
Tek tesellimiz insanlığa kalan eserleriniz…
Güle güle İstanbul Beyefendisi,
Güle güle sevgili Mario hocam…
Comments