Hakkında
Alman filozof Immanuel Kant, Aydınlanmayı şöyle tarif etmişti: “Aydınlanma, insanın kendi kabahati olan ergin olamama durumundan kurtulmasıdır. Ergin olmama durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmadan kullanamayışıdır.” Bu yüzden Kant, kısaca “sapere aude!”, yani “aklını kullanmaya cesaret et” çağrısında bulunur. Kant’la özdeşleşmiş olan Aydınlanma felsefesinin, felsefe tarihinin derinliklerinde yer alan düşünsel ve pratik kökleri var. Nasıl ki bir sanat eserini incelerken, resmin görünür olan ön-yüzünden, onun estetik değerini taşıyan arkayüz-katmanlarına doğru yöneliyorsak, biz de Aydınlanma felsefesini, bilinen önyüzünden daha az bilinen arkayüzüne doğru bir hat çizerek inceleyeceğiz. Bunu yaparken, Aydınlanma kavramıyla özdeşleşmiş Kant’tan başlayacak, sonra, adeta zaman makarasını geriye sararcasına, katman katman, daha geri planda kalan, köklere doğru ilerleyeceğiz. Böylece Aydınlanmanın daha az bilinen felsefi uğrakları olan Rönesans’a ve ilkçağdaki düşünsel köklerine (Platon’un mağara metaforuna) uzanacağız. Atölyemizin en son seminerinde ise, yine çok fazla bilinmeyen Türk Aydınlanmasının felsefi-düşünsel serüvenini inceleyeceğiz. Aydınlanma düşüncesini, 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı topraklarına getiren İbrahim Şinasi’nin, Namık Kemal’in, Tevfik Fikret’in ve Cumhuriyet devrimlerine yön vermiş diğer düşünürlerin eserlerinde arayacağız. 4 hafta süren atölyemiz 18 Eylül 2024 Çarşamba akşamı 20.30'da başlıyor... Lütfen dikkat! Kayıt işleminden sonra +90 555 078 20 39 numaralı telefondan bizimle iletişime geçmenizi rica ederiz.